Üç Boyutlu Sanal Keşif: Göbeklitepe VR Experience

Digilogue’un desteği ile bu yıl dördüncü kez gerçekleşen Sonar +D Istanbul’da karşımıza çıkan ve dijital olanakları kullanarak gece atmosferinde, tapınakların içinden izlenebilecek bir deneyim sunan Göbeklitepe VR Experience, yönetmen Can Fakıoğlu, yapımcı Hakan Şener, 3D sanatçısı Aykut Beysi ve ses mühendisi/müzisyen Erdem Tunalı’nın imzasını taşıyor.

Tarihten alınan ilham

UNESCO Dünya Kültür Mirası kalıcı listesinde yer alan ve 12.000 yıllık geçmişiyle dünyanın en eski anıtsal tapınağı olarak öne çıkan Göbeklitepe, son yıllarda hepimizin odağında. Özellikle 2019’un “Göbeklitepe Yılı” ilan edilmesinden sonra yalnızca turizm değil, sanat ve tasarım dünyası da Neolitik Dönem’e ait bu inanç merkezinden bolca ilham aldı.

Göbeklitepe’nin güncel durumuna bakacak olursak, ziyaretçiler alanın fiziksel kurulumu ve müze kuralları gereği, kalıntıları yukarıdan ve gündüz izlemek zorunda. Tüm bu kısıtlamaları ortadan kaldırmak amacıyla hayata geçirilen Göbeklitepe VR Experience, gerçeğe en uygun şekilde işlenen 3 boyutlu alan modelini, mini belgesel formatında yaklaşık 10 dakikalık bir 360 video olarak izleyiciyle buluşturuyor.

Anadolu’nun Mirası

Can Fakıoğlu, Göbeklitepe VR Experience’ın “Anadolu Mirası” projelerinin bir uzantısı olarak hayata geçtiğini söylüyor. Erdem Tunalı’nın “Hatti” isimli albümündeki şarkılar için Anadolu’dan seçtikleri 8 farklı noktaya dair, 360 müzik klipleri oluşturmak üzere yola çıkan ekip, tam da 360 VR mecrasının ilk dönemlerine denk gelen bu süreçte, bu ölçekte bir projeyi gerçekleştirememişler. Ama zaman içinde yükselen Göbeklitepe merakı ve üzerine yaptıkları araştırmalar sonucunda, ilk ürün olarak bu mini belgesel ortaya çıkmış.

A’dan Z’ye Göbeklitepe

Proje hazırlık süreçlerine dair “Elimizde daha önceden çalıştığımız birkaç sanal tur deneyimi dışında, iki müzik klibi, bir de ‘immersive’ müze deneyimi çalışmalarımız vardı” diyen Can Fakıoğlu, öğrendiklerinin ışığında Göbeklitepe hakkındaki sayısız bilgiyi elden geçirip, onlara yön verecek 10 dakikalık bir seslendirme metnini ortaya çıkardıklarını belirtiyor. Fakıoğlu, projenin ortaya çıkış aşamalarını ise şöyle anlatıyor; “Göbeklitepe’nin kazı alanı olması sebebiyle gerçek görüntüler üzerine çalışmak yerine bize daha fazla hareket alanı tanıyacak 3 boyutlu modellemelere yöneldik ve gerçeğe uygun bir dijital çalışma yaptık. Bu süreçte 3D sanatçısı dostumuz Aykut Beysi bu çalışmaları yürüttü. Sonrasında metinle görseli birleştirerek bir akışa ulaştık ve Erdem de Hatti müziklerini akışa uygun hale getirip düzenleyerek, işin ses altyapısını oluşturarak son haline gelmesini sağladı.”

Yıldızların altında

Yönetmen Can Fakıoğlu, Göbeklitepe’nin kesinlikle herkesin kendi gözleriyle görmesi gerektiği çok özel bir yer olduğuna inanıyor ve ekliyor; “Kesinlikle o tepeye tırmanmalı, taşları kendi gözünüzle görmeli, orada bir başına duran ağacın altından ovaya bakmalısınız.” Ancak oradaki fiziksel kısıtlamalar gereği, VR sayesinde özel bir “deneyim” sunma imkanları olduğunun da altını çiziyor. Örneğin Göbeklitepe’yi ziyaretçi olarak özel izinleriniz olmadığı sürece gece görmeniz ya da tapınakların içine girmeniz mümkün değil. Ancak Göbeklitepe VR Experience, yıldızların altında bir gece atmosferinde, etkileyici bir ışık düzeniyle, tapınakların içinden, dışından ve tepesinden size bu mekanı anlatabiliyor.

Sinematik VR ile hikaye anlatımı

Yapımcı Hakan Şener, Göbeklitepe VR Experience’ın deneyim odaklı avantajlarından bahsederken, VR denildiğinde ilk akla gelen katılımcı kitlesi “gamer”lara da değiniyor. VR’ın teknoloji potansiyelinin altını çizen Şener, şu anki deneyimlerin ağırlıklı olarak “gamer”lar için olduğunu söylüyor ve bu sebeple tipik/averaj katılımcı, uygulamaları deneyimlediğinde birinin ona rehberlik etmesine ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Göbeklitepe VR Experience’ın odağında olan sinematik VR, bu bağlamda daha rahat bir deneyimleme fırsatı sunuyor ve deneyimin kullanıcı üzerindeki etkisini artırıyor. Böylelikle VR, hikaye anlatımı için çok etkileyici bir mecra haline de geliyor.

Sanal gerçeklik, yeni gerçeklik mi?

Göbeklitepe VR Experience’ı konuşurken, sıra “Virtual Reality” teknolojisinin yarattığı yeni gerçeklik algısına geliyor… Can Fakıoğlu, 2013-2014 yıllarını VR’ın sıfır noktası olarak tanımlıyor ve henüz çok yeni bir mecra ile karşı karşıya olduğumuzun altını çiziyor. “Biz de 2016’da ilk ürünlerimizi vermeye başlamıştık. Çok kısa bir zaman diliminde hem donanım/yazılım açısından, hem üretilen içeriklerin çeşitliliği ve kalitesi bakımından harika gelişmeler oldu” diyen Fakıoğlu, ilk gözlükleri taktıkları zamanı hatırlayınca, heyecanla oluşan “devrim” beklentilerinin gerçekleşmediğini söylüyor. Onlar için VR niş bir mecra ve bir süre daha böyle kalmaya devam edecek gibi görünüyor.

Hakan Şener’e göre, VR teknolojisi için deneyimsel olarak yeni bir “gerçeklik” demek için şu an biraz erken. Ancak deneyimin kendisi, bu teknoloji seviyelerinde bile kullanıcıda alışkın olmadığı, bambaşka bir duygu yaratıyor. Tam olarak da bu farklı hissiyat, daha geniş anlamda bildiğimiz gerçekliğin değişmesi/dönüşmesi için gerekli olan zemini hazırlıyor. “Örneğin, yükseklik korkusunun yenilmesi gibi konularda VR’ın etkili olduğu artık bilinmekte. Tasarımcıların aynı sanal mekanın içinde bulunup, birlikte simultane çalışarak 3D modeller yaratabildikleri uygulamalar çoktan kullanıma girdi. “Corona virüs” sebebi ile uzaktan eğitimin hayatımıza girdiği bu günlerde geleceğin sınıflarının VR’da olacağını düşünmek artık bize hayal gibi gelmiyor” diyen Hakan Şener, VR içindeki gerçeklik algısından öte, kolektif olarak bizim gerçekliğimizin değişmeye çoktan başladığına inanıyor.

Digilogue