2013 yılından beri Yoldaş Studio Lab kapsamında teknoloji, bilim ve tasarım alanında çalışmalarını sürdüren disiplinlerarası sanatçı Pınar Yoldaş, çalışmalarında teknolojinin kültür üzerindeki etkisini ve kültürün doğayı, dolayısıyla teknolojinin doğayı nasıl etkilediğini işliyor.
UC San Diego Üniversitesi Görsel Sanatlar ve Tasarım Bölümü’nde yardımcı doçent olarak görev yapmakta olan Pınar Yoldaş Spekülatif Biyoloji olarak tanımladığı kavram üzerinden çalışmalarına yön verdiğini belirtiyor. En prestijli sanat ödüllerinden Guggenheim Fellowship’i kazanan ilk Türk Sanatçı olan Yoldaş’ın işleri yaklaşık 100’ün üzerinde uluslararası sergiye katıldı. ‘Bir Aşırılık Ekosistemi’ işi ile Almanya’da Schering Stiftung ve Transmediale Villem Flusser ödüllerine layık görülen Yoldaş, pratiğinde şuan yaygın olan teknoloji ve bilim konulardan ve kültürel araştırmalardan yararlandığını belirtiyor.
Teknoloji ve kültür kavramlarını birbirinden ayrı düşünmemeliyiz.
Pınar Yoldaş, Bir Aşırılık Ekosistemi işi ile gerçek anlamda sanat ve tasarım alanına yöneldiğini belirtirken çalışmasında plastik kirliliğinin okyanuslardaki ve nehirlerdeki etkilerini incelediğini anlatıyor. Konuya bilim kurgu ve biyoteknoloji açısından da yaklaşan Yoldaş, Kitty AI projesi ile de yapay zekanın kendisini yönetici ilan etmesi konseptini işliyor sorguluyor ve yalnız bir insan tarafından yapılınabileceğini düşündüğümüz liderlik vasfının teknolojiye devredilmesini irdeliyor. Tüm bu çalışmalarında günümüzün yaygın teknolojilerini ya da yakın zamanda kullanım alanı artacak teknoloji ve bilim araçlarına bakarak kültürel çalışmalarıyla harmanladığından bahsediyor.
Teknoloji konusunda tüketici değil bireysel olarak üretici konumunda söz hakkı elde etmeliyiz.
Pınar Yoldaş teknolojinin kültürümüzü özellikle de tüketim toplumunu doğrudan ve çok kapsamlı bir şekilde etkileyen bir kavram olduğuna inanıyor bu noktada teknolojiyi anlamazsak çok basit şeylerin nasıl çalıştığını, nerden geldiğini, nasıl yapıldığını ve prensiplerini öğrenmediğimiz takdirde direkt tüketici konumuna düştüğümüzü savunuyor. Yoldaş bu söylemiyle aslında geleceği şekillendirecek teknolojilerin daha çok insana fayda sağlayabileceği ve kendi geleceğimize sahip çıkmak açısından da teknoloji ile ilişkilerin sıcak tutulması gerektiği kanaatinde.
Bilişsel dünyanın hareket etmesi çevremizde bir çok kirliliğe sebep oluyor.
Günümüzde bilişsel teknoloji adına çok fazla yenilikle karşı karşıya olduğumuzu dile getiren Pınar Yoldaş, buna örnek olarak NFT’leri örnek veriyor. Bilişsel dünyanın bu kadar hızlı hareket etmesinin ise su ve enerji kullanımının artmasına sebep olduğunu, toprakların kirletildiğini aktararak ve büyük AVM, fabrika gibi kimliksiz binaların inşaasını örnek vererek de teknolojinin çevresel boyutlarını göz önüne sermiş oluyor.
Kültürü en doğrudan ve en etkili biçimlendiren kavram sanattır.
Pınar Yoldaş sanatın iklim krizinde etkili şekilde kullanıldığında kültürel açıdan büyük faydalar sağlayacağını savunuyor ve bu noktada sanatçılara büyük bir sorumluluk düştüğünün altını çiziyor. Yoldaş, sanatın gelişen teknolojiyle harmanlanmasının geleceğimizde özellikle genç nesilin teknolojiden korkmadan bilimi, sanatı teknolojiyle buluşturması ve gelecekte çevresel krizlerin önünü almalarında en etkili yöntemlerden biri olduğunu söylüyor.
Digilogue’un düzenlediği Teknoloji ile Yaratılanlar podcast serisinde, Pınar Yoldaş’ın konuk olduğu bölümü dinlemek için tıklayın.