Digilogue Conversation Series #15 Alper Derinboğaz

Mimarlık serüveni 2010 yılında başlayan Alper Derinboğaz, ismi Fransızca’ da “yeni fikirler veya eleștiriler için bir bulușma alanı” olarak da kullanılan Salon’un kurucusudur. Kurumsal hayatının yanında bir de kültür odaklı İstanbul Kent Müzesi gibi projeler üzerinde çalışmalarını sürdüren Derinboğaz, üretilen mekanların bilim ve sanat arasında durduğuna inanıyor. Dijital yeniliği mimarlık alanına entegre etmenin önemini vurgularken disiplinler arası geçişi önemsediğini belirtiyor.

11 yılı aşkın süredir mimarlık mesleğini sürdüren Alper Derinboğaz, meslek hayatı boyunca uluslararası alanda bir çok ödül kazandı. 2018’de Alman Tasarım Ödülü ve Yeşil İyi Tasarım Ödülü, 2015’te the Plan Yenilikçi Mimarlık ve Architizer A+ Ödülünü kazandı ve yine 2015’te YAP finalisti oldu.Türkiye’nin ilk kez katıldığı 14. VENEDIK BIENALI Uluslararası Mimarlık Fuarı’nda Türkiye Pavyonu’nda ișleri sergilenen Derinboğaz 2019’ da Avrupa Mimarlık Merkezi Tarafından EUROPE 40 UNDER 40 seçkisine dahil edilerek Avrupa da 40 yaş altı 40 mimar arasında gösterildi.

Teknoloji ölçek kavramımızı değiştirdi, artık insanın çevresiyle kurduğu ilişki ve ölçekler arası bir duyusu var.

Alper Derinboğaz, dijital dünyanın, çevremizde doğal diye algıladığımız gerçekliğin insan modifikasyonuyla değiştiğinden bahsediyor ve gerçeklik algımızın değiştiğini düşünüyor. Dijital dünyada her şeyin yaratılmasıyla, fizikselliğin dijital dünyayla birleştirilmesi, yeni arayüzler ya da ekranın içinde oluşan yeni bir dünyanın da en az fiziksel çevremiz kadar gerçek olduğunu ve bu konuda yeni araştırmalara yer verildiğini aktarıyor.  Çevreyi algılarken kendi içimizde bir simülasyon oluşturduğumuzu ve bu simülasyonun bir algının ötesinde zihnimizdeki tekrarını gerçeklik olarak kabul ettiğimizi ve bunun da çevresel algımızı oluşturduğunu anlatıyor.

Zaman içerisinde teknolojiyle birlikte talepler değiştikçe mekan algımız da farklılık göstermeye başlayacak. 

Alper Derinboğaz hayatımızda teknolojinin önem kazanmasıyla taleplerimizin de eş zamanlı olarak değiştiğini düşünüyor.  Küçülen ve kompaktlaşan hayatımızın fiziksel dünyamızı çok değiştireceğine, çok daha kalıcı ve büyük evler büyük yerler içinde yaşamaya yönelik bir jenerasyondansa daha taşınabilir, daha kompakt, daha küçük ve belki bir ağın parçası olduğumuz türden mekanların söz konusu olacağını öne sürüyor. Sonuç olarak aidiyet duygusunun olmadığı, yolculuk içinde olduğumuz ve dünyanın farklı yerlerinde çeşitli dönemlerinde durabildiğimiz bir dünyanın söz konusu olabileceğinden bahsediyor.

Bugün önceki mekanları ve yapıları örnek almak yerine, o yapılara, zamanının teknolojisiyle ve bir kültürel yükümüz olmadan yeniden baksak ne düşünürdük diye yaklaşmaya çalışıyoruz.

Günümüzde, neredeyse tasarladığımız her şeyi üretebiliceğimizden bahseden Alper Derinboğaz, 3D printer’ın bulunmasıyla birlikte tasarım alanındaki bilgi dağarcığının genişlemesi ve yayılmasını gelecek için çok faydalı görüyor; tıpkı internetin bulunmasıyla birlikte bilginin daha hızlı yayılması gibi. Mimari ölçekte bu teknolojinin kullanılmasının yapı gramerini, çevreyle kurulan ilişkiyi, fikir adına yapılabileceklerin çeşitlenmesini ve nihayetinde daha akıllı mekanlarda yaşamamızın önünü açacağını öngörüyor. 

Yeni gelişen teknoloji ile gerçekliğimizi oluşturabiliyor, simüle edebiliyor ve bir çok mekanın içerisinde bulunabiliyor olacağız.

Zihnimizdekileri henüz tam olarak görselleştiremediğimizden bahseden Alper Derinboğaz, AI ile birlikte zihnimizdekilerin görsel yansımalarını elde edebileceğimiz, hatta iki canlının düşüncesi arasındaki ilişkilerin dahi daha kolay tanımlanabilir hale geleceğini söylüyor. VR’ın bu noktada teknolojik açıdan güçlü bir değişim olduğunu, fiziksel mekan içerisinde bir pencere açarak, başka derinlikler yaratabilmesinin heyecan verici olduğunu düşünüyor.

Digilogue’un düzenlediği Teknoloji ile Yaratılanlar podcast serisinde, Alper Derinboğaz’ın konuk olduğu bölümü dinlemek için tıklayın.

Digilogue