Gallery Space+D 2020

Mekansal algıları doğa ve kentselleşme üzerinden sorgulayan eserler, izleyicilerini yeni keşiflere davet ediyor

Location

Digilogue Space, Zorlu PSM

Date

7 Marct 2020

Digilogue’un desteğiyle düzenlenen Sonar +D Istanbul, Gallery Space+D ile katılımcılarına yaratıcı teknolojiye dayalı inovasyon programlarını keşfedecekleri bir sergi alanı yaratıyor. Zaman, mekansal algılar, doğa ve kentselleşme konularını ele alan sergi alanında, teknolojinin yeni medya sanatına olan etkisi sorgulanıyor. Karma bir sergi olarak kullanılan alanda farklı tekniklerle teknoloji ve sanatın birlikteliğini sunan 8 esere yer verilirken, AV Installation alanında ise Nohlab’in görsel-işitsel montajı “In-line” izleyicilerin deneyimine sunuluyor.

Dijital kamusal alanın sınırlarını sorgulayan Furkan Temir, “model3-for_sonar.usdz” adlı çalışmasıyla artırılmış gerçeklik temasına dikkat çekiyor. Katılımcılar, alüminyum bir levha üzerinde bulunan QR kod ile eseri görüntüleyip, dijital ağ üzerinden paylaşma fırsatını elde ettiği işin yaratım sürecindeki sınırları belirli olmayan bir esneklik, deneyimine de yansıtılıyor.

Re.sole adı altında buluşan Ecem Dilan Köse ve Ahmet Ünveren,Fusionadlı dijital enstalasyonu ile farklı ölçeklerdeki dokuların bir araya gelmesini işliyor. Organik dokuları dijital tekniklerle buluşturan Re.sole, iki dünya arasında bir bağ kuruyor.

Uzun süredir distopya üzerine çalışmalarını sürdüren Cansu Sönmez, doğa ile özlemini irdelediği eseri “İmkansız Oyun ve “Untitled ile Sonar +D sergi alanında yer alıyor. “İmkansız Oyun ile Sönmez, kentleşmenin getirisi olan beton yapıları, birbirlerine uymayan legolar üzerinden anlatırken bu yapılaşmaların aslında yarattığı süreksizliğe ve medeniyetlerin hızlı dönüşümüne değiniyor. “Untitled adlı kinetik entelasyonunda ise, bu betolaşmış yapıların üzerinde bir su akışı hayal ederek, doğanın yansımalarını kent yapıları üzerinden kurgulanıyor.

Yeni medya sanatı ve eleştirel tasarımla ilgilenen Beyza Dilem Topdal, “Kirlenmiş Evler” adlı eserinde İstanbul Boğazı’nın ekosistemini deniz canlılarının gözünden ele alarak işliyor. Bir kum tepesi üzerine inşa ettiği « siborg fosillere » yer veren Topdal, günümüz ekosistemini sorguluyor.

“Taxon isimli enstalasyonlarıyla dikkat çeken Begüm Aydınoğlu (Pada Labs) ve Özge Tunalı mimarinin farklı dallarını ele alarak 3D printing üzerinde çalışıyor. Algoritmik tasarım sürecinde dikkat edilen parametreler, katılımcıların da eserin içerisine girip deneyimleyebilmesine imkan sunuyor.

Digilogue’un desteğiyle düzenlenen Sonar +D Istanbul, Gallery Space+D ile farklı disiplinlerden bir araya gelen sanatçıların ve sanatçı topluluklarının üretimlerine yer veriyor.

İnteraktif bir enstalasyon olan Traces of Rhythms”, Beste Kopuz & Arek Quadrra tarafından kurgulanan İstanbul’un kaldırımları üzerine kurulu bir iş. Semtlerin kimliğini oluşturan bu kaldırımlar, şehrin temel katmalarını sorgulatırken, ritim ile şehrin yoğun temposuna da değiniyor.

Rastlantı ve tekrarlanamazlık kavramları üzerinde mekanik çalışmalarını sürdüren Ersan Arslan, birbirinden bağımsız hareket eden 20 farklı aynanın olduğu enstalasyonu The Refract Units” ile bir mikro evren yaratarak milyarlarca anın yaratılmasını katılımcıların deneyimine sunuyor.

Kil, metal, toprak, su ve yosun gibi doğal malzemeleri kullanarak yarattığı Küp Gezegenler” ile malzemelerin birbiriyle olan etkileşimini inceleyen Esin Aykanat Avcı, bu malzemelerin oluşturduğu kompozisyonu kentleşme üzerinden ele alıyor. Modern yapıların bu küp gezegenlerde değişerek ya da bozularak var olduğunu düşünen sanatçı, kentleşme adına oluşturulan formların parçalanma ve deformasyon sürecini malzemelerin yaşam alanları içerisinde değerlendiriyor.

Nohlab ise görsel/işitsel led enstelasyonu “In-Line” ile katılımcılara inter-disipliner deneyimler yaşatıyor. Doğal bir fenomen olan “ufuk çizgisinden” ilham alınarak tasarlanan “In-line”, görüntü ve sesin bütünsel olarak algılanmasını sağlayan kurgusuyla dikkat çekiyor. Kurulumun bileşenlerinden biri olan LED paneller, ışık tesisatındaki ana unsur olarak kurgulandı ve havaya asılı bir ışık şekline dönüştürülüyor. Doğrusal akıştaki bu ışık kaynakları, değişken zamanlamalar ve karmaşık formlarda bir araya gelerek çeşitli olasılıklar yaratıp yeni modelleri hayata geçmesine olanak sağlıyor. Ses tasarımını Gökalp Kanatsız’ın üstlendiği eser, bir yandan dijital gerçeklik ve fiziksel gerçeklik arasında köprüler kurarken, bir yandan da sanat, tasarım ve teknoloji konusunda disiplinler arası deneyimler üreterek izleyicilere sinestezik bir algı yaşatıyor.

People

Digilogue